Anasının Gözü ne demek TDK ?

Irem

New member
Anasının Gözü: Deyimin Arkasında Yatan Eğlenceli Gerçekler

Bugün, dilimizde sıkça duyduğumuz ama belki de çoğumuzun tam olarak anlamadığı bir deyimi masaya yatırıyoruz: "Anasının gözü." Peki, bu deyim ne demek? Hadi gelin, hem Türkçe'nin zenginliğine dalalım hem de bu deyimin ne anlama geldiğini keşfederken, biraz eğlenelim. Bu yazıyı okurken, belki de kafanızda canlanacak görüntüler sizi gülümsetebilir, çünkü bazen deyimlerin arkasında oldukça ilginç hikayeler yatıyor. Kim bilir, belki de bu deyimi her duyduğunuzda bir daha hiç aynı şekilde duymayacaksınız!

Deyimlerin Gerçek Yüzü: "Anasının Gözü" Ne Anlama Gelir?

Türk Dil Kurumu'na (TDK) göre "anasının gözü" deyimi, bir kimsenin çok beğenilen, çok sevilen ya da herkes tarafından ilgi gören kişi için kullanılır. Deyimin tam anlamıyla, kişi o kadar sevilen ve değer verilen bir konumda olur ki, adeta "gözde" (yani herkesin dikkatle bakıp beğendiği kişi) haline gelir. Annesinin gözüdür çünkü anneler çocuklarını hep en değerli varlıkları olarak görürler, ya da bazen bu deyim, çocuğun gözünün içine bakılarak yapılan yüceltmeleri de çağrıştırabilir.

Tabii, işin içinde biraz da mizah var. "Anasının gözü" deyimi, genellikle birine iltifat etme amacından çok, o kişinin gururunu okşamak için kullanılan bir tabirdir. Örneğin, çok şık giyinen ya da güzel bir şekilde sunum yapan birine, “Vay be, anasının gözü olmuş!” şeklinde takılabiliriz. Bu durumda, aslında kişinin güzel olduğunu ifade ediyoruz ama araya biraz eğlenceli bir dokunuş katıyoruz.

Kadınlar ve Erkekler: Deyimler Üzerinden Bir Sosyal Yorum

Şimdi biraz daha derinlere inelim: Deyimin arkasındaki toplumsal bakış açısına bir göz atalım. Kadınlar genellikle "anasının gözü" deyimiyle ilişkilendirilirken, bunun neden böyle olduğunu sorgulamak oldukça ilginç. Toplumumuzda annelik genellikle şefkat ve bağlılıkla, bazen de aşırı korumacılıkla ilişkilendirilir. O yüzden, annesinin gözü olmak demek, hem değerli hem de oldukça "kollanmış" bir pozisyonda olmak anlamına gelir. Fakat kadınlar her zaman bu deyimi yalnızca "naif" bir şekilde yaşar mı? Tabii ki hayır!

Erkekler içinse "çözüm odaklı" ve "stratejik" bir yaklaşım olabilir. Bir erkek, annesinin gözünde olmayı sadece değerli ve özel olmak olarak değil, aynı zamanda kendisini dünyada daha etkili, daha güçlü bir konumda görmek isteyebilir. Yani, erkekler bu deyimi bazen, anneleri tarafından sürekli olarak kontrol edilme ve takip edilme gibi bir durumu daha çok kabulleniyor olabilirler. Ne de olsa, "erkek olmak" biraz da liderlik, mücadele etme ve bağımsızlıkla ilgili değil mi?

Çeşitlilik: Farklı Karakterlerle "Anasının Gözü"

Şimdi biraz da konuyu eğlenceli bir şekilde çeşitlendirelim. Farz edelim ki, bu deyimi farklı karakterlerin bakış açısından değerlendirelim:
1. Eda, Zeynep ve Ayşe (Kadınlar)

- Eda, sürekli olarak annesinin çok beğenildiği, her adımının dikkatle izlendiği bir "gözde" olmak ister. Herkesin dikkatini çekmek için zahmetli bir şekilde giyinir, hatta sosyal medyada paylaştığı fotoğraflarda "anasının gözü" etiketini kullanarak altına yorumlar almayı amaçlar. Annesinin onayını almak, her şeyin ötesindedir.

- Zeynep ise, bu deyimi daha çok mizahi bir şekilde kullanır. "Anasının gözü" olduğunu kabul eder ama bu durumu olabildiğince eğlenceli bir şekilde yaşar. Annesi ona sürekli "sen çok güzel oldun" dedikçe, Zeynep, "Hadi canım, sen bana bakma, herkesin gözünden fırladım zaten!" diyerek durumu esprili bir şekilde savuşturur.

- Ayşe, annesinin gözüdür ama bu "göz" bazen onu biraz bunaltır. Her şeyin mükemmel olması gerektiği ve sürekli annesinin gözünde olma baskısı, ona göre oldukça yorucu olabilir. “Anasının gözü” olmanın sorumluluğunu taşırken, bir yandan da özgürlüğünü kısıtladığını hisseder.
2. Ali ve Ahmet (Erkekler)

- Ali, annesinin gözünde olmayı son derece ciddiye alır. İş hayatında başarılı, sürekli en iyi olmayı isteyen, annesinin göğsünü kabartacak kadar başarılı bir adam olmaya çalışır. Her başarıyı, annesinin ona verdiği sevgiyi, "Çalıştım ve başardım" şeklinde anlatmaya çalışır.

- Ahmet, annesinin gözünde olmak için çok fazla uğraşmaz. "Anasının gözü" deyimi, ona göre sadece eğlenceli bir takılma şeklidir. Herkesin annesinin gözü olabileceğini ama önemli olanın "gerçek başarı" olduğunu söyler. "Anamla işim olmaz, ben kendi yolumu çizerim" diyerek, bu deyimi ciddiye almaz.

Deyimin Eğlenceli Yansımaları ve Toplumsal Normlar

Anasının gözü olmanın, çoğu zaman toplumun dayattığı "mükemmel olma" ve "toplumun dikkatini çekme" beklentisiyle ilişkili olduğu söylenebilir. Peki, bu beklenti her zaman olumlu mu? Tabii ki değil. Çünkü bazen, bir kişinin sürekli göz önünde olması, o kişiyi zamanla zorlayabilir, ya da gereksiz bir baskı yaratabilir. Özellikle kadınlar için, sürekli mükemmel olma baskısının ne kadar yorucu olduğunu düşünebiliriz. Kadınların toplumda daha fazla beğenilme, takdir edilme arzusu genellikle estetik ve zarafetle ilişkilendirilirken, erkekler için ise güç, başarı ve liderlik gibi kavramlarla bağdaştırılır.

Ancak, işin sonunda "anasının gözü" olmak her zaman insanı mutlu etmez. Bu deyimin mizahi bir yönü de burada devreye girer: "Kimse annesinin gözünden kaçamaz!"

Sizce, "Anasının gözü" deyimi, modern toplumda nasıl evrilmiştir? Bu deyimin toplumsal cinsiyetle ilişkisini nasıl yorumlarsınız? Kadınlar ve erkekler bu deyimi nasıl farklı algılar? Fikirlerinizi duymak isterim!