‘The House of Challenges’ın beşinci sezonunda aile bir kez daha oyun oynamak ve merak edilen soruları yanıtlamak için bir araya geliyor. Sunucu David Moreno (Logroño, 1989), Mediaset’in birçok çocuk için vazgeçilmez bir program haline gelen çocuk kanalını Boing formatının (Pazartesi-Perşembe, 20:20) başında tekrarlıyor. Önceki baskıda alan, dört ila on iki yaş arası izleyiciler arasında ortalama %15,8 ekran payına sahipti.
–Beşinci sezon ne gibi yeni özellikler getiriyor?
– ‘The House of Challenges’ın en önemli yeniliği yarışmacılar. Onlar baş kahramanlar ama aynı zamanda programın özünü değiştirmeden bazı şeyleri de değiştiriyoruz. Biz eğlence dolu bir aile ortamıyız. Mizah ve anlattığım kötü şakalar üzerine daha çok bahis oynuyoruz (gülüyor). ‘Huevo splash’ gibi klasikleri de unutmadan, yapışkanlık dolu yeni ve daha büyük oyunlarla kendimizi yeniledik.
– Giderek daha fazla ailenin ortaya çıktığını fark ettiniz mi?
– Özellikle sokakta çocuklarla veya kitabımın sunumlarında izleyicilerle buluştuğumda fark ettiğim şey, onların ‘The House of Challenges’da yarışmak istemeleri. Herkes oyuncu kadrosunun ne zaman açılıp yeni sezonun başlayacağına, aileleriyle birlikte katılıp katılamayacağına çok dikkat ediyor. Daha çok kolektif bir rüyaya benziyor.
–Programın yayınlandığı bu beş sezonda çocukların yarışmaya bakış açısı değişti mi?
–Çocukların profili aşağı yukarı aynı ama programa giderek daha aşina oldukları da bir gerçek. Ayrıca ‘Zorluklar Evi’ konusunda uzman olan çocukların sayısının arttığını da fark ettim. Hatta biri onlara düşerse diye masa oyununun sorularını inceleyecek kadar ileri giderler. Mekaniği biliyorlar ve onlara neredeyse hiçbir şeyin açıklanmasına gerek yok çünkü onlar için önemli olan eğlenmeleri. Yeni gelenler yarışmayı daha çok unutuyor, aileleriyle birlikte yaşayacakları eşsiz ve tekrarı olmayacak bir etkinlik olarak görüyorlar. Kazanıp kaybetmeleri umurlarında değil.
–Sette ebeveynlerle ve onların çocuklarıyla çalışmak nasıl bir şey?
– Harikalar ve çok ilgililer. Çok fazla aile sevgisi görüyorsunuz. Ev programında belki de o kadar fark edilmiyor. Sonunda ilişkilerine, ne kadar iyi anlaştıklarına veya birbirlerini nasıl desteklediklerine aşık oluyorum. Burada her türden ebeveyn var, işte söyleyecekleri konusunda çok çekingenler ama setteyken unutuyorlar çünkü iyi vakit geçirmek istiyorlar. Çocuklarıyla birlikte eğlenmek ve onları mutlu etmek için ön yargısız geliyorlar.
–Diğer yarışmalarda ebeveynlerin pek iyi anlaşamadığını zaten biliyorsunuz…
–Bizim için güzel enerjilerin olması öncelikli. Yarışmacılar yarıştıklarını unutup sınıf arkadaşlarına destek olmaya odaklanıyorlar. Birbirlerinin işini kolaylaştırıyorlar. Çocuklar çok iyi arkadaşlardır ve birçok dostluk kurulur. Hatta sanki bir yaz kampıymış gibi program dışında da birbirleriyle buluşuyorlar.
– ‘The House of Challenges’ın DTT’de kalıcı olan, kendi ürettiği az sayıdaki içerikten biri olmasının anahtarı nedir?
–Önemli olan yaptığımız her şeyin dürüst olmasıdır. Programda yaptığımız her şey gerçek. Sağlıklı rekabet var, aile sevgisi var. ‘The House of Challenges’ gerçek bir format olduğundan, bazen tamamen duruş ve ustalık gerektiren televizyona alışığız.
–Televizyonda ‘The House of Challenges’ benzeri bir program görmek zordur.
–Ne çocuk ne de genel zincirlerde. Çok üzgünüm. Bir aile ve çocuk eğlence programının baş sesi olmaktan mutluluk duyuyorum ancak bu tür televizyonların daha ciddiye alınmasını isterim. Örneğin Telecinco’nun ‘The House of Challenges’ı tekrar etmesini veya bir cumartesi sabahı en güzel anları sunmasını çok isterim. Böyle bir programın çocuk kanalı dışında bir yeri var, benim programlamadan hiç haberim yok (gülüyor).
–Bu program Telecinco’da çalışır mı?
–Boing’den geçmeyen birçok yetişkin olduğundan daha yüksek düzeyde kabul görür. Çocuk programı olduğu anlaşılsa da çocuklar ve ebeveynler hangi kanala kaydettiklerini biliyorlar. Yetişkinler, yetişkinlerin de keyif alabileceği çocuklara yönelik içeriklerin olduğunu unutuyor. Elbette Telecinco’da işe yarayacaktır çünkü birçok izleyici onu zaplama olarak görecektir.
–TVE’deki ‘Grand Prix’ aile eğlencesinin televizyonda işe yarayabileceğini gösterdi.
–’Grand Prix’ bizimkiyle karşılaştırılabilecek bir program. Yetişkinler TVE’de oynuyor ancak tüm ailenin izlemesi amaçlanıyor. İşe yaradı ve başarılı oldu. Elbette ‘The House of Challenges’ daha eğlenceli (gülüyor).
–Beşinci sezon ne gibi yeni özellikler getiriyor?
– ‘The House of Challenges’ın en önemli yeniliği yarışmacılar. Onlar baş kahramanlar ama aynı zamanda programın özünü değiştirmeden bazı şeyleri de değiştiriyoruz. Biz eğlence dolu bir aile ortamıyız. Mizah ve anlattığım kötü şakalar üzerine daha çok bahis oynuyoruz (gülüyor). ‘Huevo splash’ gibi klasikleri de unutmadan, yapışkanlık dolu yeni ve daha büyük oyunlarla kendimizi yeniledik.
– Giderek daha fazla ailenin ortaya çıktığını fark ettiniz mi?
– Özellikle sokakta çocuklarla veya kitabımın sunumlarında izleyicilerle buluştuğumda fark ettiğim şey, onların ‘The House of Challenges’da yarışmak istemeleri. Herkes oyuncu kadrosunun ne zaman açılıp yeni sezonun başlayacağına, aileleriyle birlikte katılıp katılamayacağına çok dikkat ediyor. Daha çok kolektif bir rüyaya benziyor.
–Programın yayınlandığı bu beş sezonda çocukların yarışmaya bakış açısı değişti mi?
–Çocukların profili aşağı yukarı aynı ama programa giderek daha aşina oldukları da bir gerçek. Ayrıca ‘Zorluklar Evi’ konusunda uzman olan çocukların sayısının arttığını da fark ettim. Hatta biri onlara düşerse diye masa oyununun sorularını inceleyecek kadar ileri giderler. Mekaniği biliyorlar ve onlara neredeyse hiçbir şeyin açıklanmasına gerek yok çünkü onlar için önemli olan eğlenmeleri. Yeni gelenler yarışmayı daha çok unutuyor, aileleriyle birlikte yaşayacakları eşsiz ve tekrarı olmayacak bir etkinlik olarak görüyorlar. Kazanıp kaybetmeleri umurlarında değil.
–Sette ebeveynlerle ve onların çocuklarıyla çalışmak nasıl bir şey?
– Harikalar ve çok ilgililer. Çok fazla aile sevgisi görüyorsunuz. Ev programında belki de o kadar fark edilmiyor. Sonunda ilişkilerine, ne kadar iyi anlaştıklarına veya birbirlerini nasıl desteklediklerine aşık oluyorum. Burada her türden ebeveyn var, işte söyleyecekleri konusunda çok çekingenler ama setteyken unutuyorlar çünkü iyi vakit geçirmek istiyorlar. Çocuklarıyla birlikte eğlenmek ve onları mutlu etmek için ön yargısız geliyorlar.
–Diğer yarışmalarda ebeveynlerin pek iyi anlaşamadığını zaten biliyorsunuz…
–Bizim için güzel enerjilerin olması öncelikli. Yarışmacılar yarıştıklarını unutup sınıf arkadaşlarına destek olmaya odaklanıyorlar. Birbirlerinin işini kolaylaştırıyorlar. Çocuklar çok iyi arkadaşlardır ve birçok dostluk kurulur. Hatta sanki bir yaz kampıymış gibi program dışında da birbirleriyle buluşuyorlar.
– ‘The House of Challenges’ın DTT’de kalıcı olan, kendi ürettiği az sayıdaki içerikten biri olmasının anahtarı nedir?
–Önemli olan yaptığımız her şeyin dürüst olmasıdır. Programda yaptığımız her şey gerçek. Sağlıklı rekabet var, aile sevgisi var. ‘The House of Challenges’ gerçek bir format olduğundan, bazen tamamen duruş ve ustalık gerektiren televizyona alışığız.
–Televizyonda ‘The House of Challenges’ benzeri bir program görmek zordur.
–Ne çocuk ne de genel zincirlerde. Çok üzgünüm. Bir aile ve çocuk eğlence programının baş sesi olmaktan mutluluk duyuyorum ancak bu tür televizyonların daha ciddiye alınmasını isterim. Örneğin Telecinco’nun ‘The House of Challenges’ı tekrar etmesini veya bir cumartesi sabahı en güzel anları sunmasını çok isterim. Böyle bir programın çocuk kanalı dışında bir yeri var, benim programlamadan hiç haberim yok (gülüyor).
–Bu program Telecinco’da çalışır mı?
–Boing’den geçmeyen birçok yetişkin olduğundan daha yüksek düzeyde kabul görür. Çocuk programı olduğu anlaşılsa da çocuklar ve ebeveynler hangi kanala kaydettiklerini biliyorlar. Yetişkinler, yetişkinlerin de keyif alabileceği çocuklara yönelik içeriklerin olduğunu unutuyor. Elbette Telecinco’da işe yarayacaktır çünkü birçok izleyici onu zaplama olarak görecektir.
–TVE’deki ‘Grand Prix’ aile eğlencesinin televizyonda işe yarayabileceğini gösterdi.
–’Grand Prix’ bizimkiyle karşılaştırılabilecek bir program. Yetişkinler TVE’de oynuyor ancak tüm ailenin izlemesi amaçlanıyor. İşe yaradı ve başarılı oldu. Elbette ‘The House of Challenges’ daha eğlenceli (gülüyor).