celikci
New member
Kim Jong-un başkanlığında yönetilen Kuzey Kore dünyanın en dışa kapalı ve ‘gizemli’ ülkelerinden biri olarak kabul ediliyor.
Ülke uzun bir süre boyunca koronavirüsün (Kovid-19) görülmediği tek ülke olduğu argümanı ile gündemdeydi.
Kuzey Kore pandeminin ortaya çıkmasından neredeyse 2.5 yıl daha sonra birinci Koronavirüs olayını deklare etti.
Ancak dünyada çabucak hemen bitmeyen pandemiye karşı birinci zafer ilan eden ülke bir daha Kuzey Kore oldu.
Kim Jong-un, koronavirüs salgını karşısında zafer ilan ederek salgının denetim altına alınmasında emeği geçen sıhhat dalı temsilcilerini tebrik etti.
Kim’in bu açıklamsından bir hafta daha sonra ortaya çıkan bir bilgi ise bir çok farklı.
Çin gümrükleri tarafınca hafta sonu açıklanan datalara nazaran, Çin Temmuz ayında Kuzey Kore’ye 44 bin 307 dolar kıymetinde 1.23 milyon yüz maskesi ihraç etti.
Başka bir deyişle koronavirüsü yendiğini açıklamaya hazırlanan Kuzey Kore bu vakitte Çin’den yaklaşık 1.5 milyon maske sipariş etti.
Bu gelişme bilhassa Güney Kore medyası tarafınca ‘Kuzey Kore’nin korona tezinin çöktüğü’ formunda yorumlandı.
Öte yandan, 12 Mayıs’ta birinci enfeksiyonu resmi olarak doğrulayan Kuzey Kore’de devlet medyası 29 Temmuz’dan bu yana “şüpheli vaka” görülmediğini açıklamıştı.
Yeterli Covid-19 test kapasitesine sahip olmaması niçiniyle gerçek olay sayısının bilinmediğine inanılan ülkede, 4.77 milyon hadise devlet tarafınca doğrulanmıştı.
12 Mayıs’tan bu yana 74 kişinin salgın niçiniyle ömrünü kaybettiği bildirilmişti.
AŞI KARARI DEĞERLİYE MAL OLDU
Kuzey Kore, hem Çin üretimi Sinovac aşısı birebir vakitte AstraZeneca aşıları için kendisine yapılan teklifleri reddederek nüfusuna bir Covid-19 aşı programı uygulamadı.
Bu niçinle bir fazlaca ülkede sonuna gelinen pandeminin bu ülkede tesiri sürdürmesinden korkuluyor. Uzmanlar ülkenin sert pandemi tedbirleri alarak Çin’dekine emsal bir yol izleyebileceğinin de altını çiziyor.
Ülke, pandeminin başlangıcından bu yana hudutlarını kapalı tutarak virüsü dışarıda tutmayı amaçlamıştı.
Bu siyaseti ise fakir ülkeye gerekli gereçlerin akışı büyük ölçüde azaldığından müthiş bir ekonomik duruma ve besin kıtlığına yol açtı.
Ülke uzun bir süre boyunca koronavirüsün (Kovid-19) görülmediği tek ülke olduğu argümanı ile gündemdeydi.
Kuzey Kore pandeminin ortaya çıkmasından neredeyse 2.5 yıl daha sonra birinci Koronavirüs olayını deklare etti.
Ancak dünyada çabucak hemen bitmeyen pandemiye karşı birinci zafer ilan eden ülke bir daha Kuzey Kore oldu.
Kim Jong-un, koronavirüs salgını karşısında zafer ilan ederek salgının denetim altına alınmasında emeği geçen sıhhat dalı temsilcilerini tebrik etti.
Kim’in bu açıklamsından bir hafta daha sonra ortaya çıkan bir bilgi ise bir çok farklı.
Çin gümrükleri tarafınca hafta sonu açıklanan datalara nazaran, Çin Temmuz ayında Kuzey Kore’ye 44 bin 307 dolar kıymetinde 1.23 milyon yüz maskesi ihraç etti.
Başka bir deyişle koronavirüsü yendiğini açıklamaya hazırlanan Kuzey Kore bu vakitte Çin’den yaklaşık 1.5 milyon maske sipariş etti.
Bu gelişme bilhassa Güney Kore medyası tarafınca ‘Kuzey Kore’nin korona tezinin çöktüğü’ formunda yorumlandı.
Öte yandan, 12 Mayıs’ta birinci enfeksiyonu resmi olarak doğrulayan Kuzey Kore’de devlet medyası 29 Temmuz’dan bu yana “şüpheli vaka” görülmediğini açıklamıştı.
Yeterli Covid-19 test kapasitesine sahip olmaması niçiniyle gerçek olay sayısının bilinmediğine inanılan ülkede, 4.77 milyon hadise devlet tarafınca doğrulanmıştı.
12 Mayıs’tan bu yana 74 kişinin salgın niçiniyle ömrünü kaybettiği bildirilmişti.
AŞI KARARI DEĞERLİYE MAL OLDU
Kuzey Kore, hem Çin üretimi Sinovac aşısı birebir vakitte AstraZeneca aşıları için kendisine yapılan teklifleri reddederek nüfusuna bir Covid-19 aşı programı uygulamadı.
Bu niçinle bir fazlaca ülkede sonuna gelinen pandeminin bu ülkede tesiri sürdürmesinden korkuluyor. Uzmanlar ülkenin sert pandemi tedbirleri alarak Çin’dekine emsal bir yol izleyebileceğinin de altını çiziyor.
Ülke, pandeminin başlangıcından bu yana hudutlarını kapalı tutarak virüsü dışarıda tutmayı amaçlamıştı.
Bu siyaseti ise fakir ülkeye gerekli gereçlerin akışı büyük ölçüde azaldığından müthiş bir ekonomik duruma ve besin kıtlığına yol açtı.