Kargış etmek ne demek ?

Emirhan

New member
Kargış Etmek Ne Demek? Toplumsal Bir Bakış

Merhaba dostlar, forumda dolaşırken aklıma bir konu takıldı. Hepimizin gündelik yaşamda duyduğu ama üzerinde pek de derinlemesine düşünmediğimiz bir kelime var: kargış etmek. Yani lanet okumak, beddua etmek. İlk bakışta bireysel bir öfke boşalımı gibi görünse de, aslında bu kelimeyi ve eylemi toplumsal cinsiyet, ırk ve sınıf gibi sosyal faktörler açısından ele aldığımızda bambaşka kapılar açılıyor. Ben de bu konuyu burada sizlerle tartışmaya açmak istedim.

---

Kargışın Anlamı ve Kökeni

“Kargış etmek” Türkçe’de eski dönemlerden bu yana kullanılan bir ifade. Halk arasında beddua etmek, kötü dilekte bulunmak anlamında yerleşmiş. Ama sadece bireysel bir kızgınlık ifadesi değil; aynı zamanda güçsüzlüğün, çaresizliğin ya da toplumsal haksızlık karşısında sesini yükseltmenin bir yolu olmuş.

Düşünün, adalete ulaşamayan bir kadın ya da iş yerinde sürekli ezilen düşük gelirli bir işçi, bazen hukuki yolları ya da fiziksel gücü kullanamaz. Onun yerine diline dökülen şey bir “kargış” olur. Bu, hem pasif bir direniş biçimi hem de içten içe bir adalet arayışıdır.

---

Kadınların Empatik Yaklaşımı

Toplumsal yapılar içinde kadınların “kargış”a daha sık başvurduğu gözlemlenir. Çünkü kadınların tarih boyunca doğrudan güç ilişkilerinde sesi kısıldı. Kadınlar beddua ederken, aslında kendi yaralarına merhem arar. Bu yüzden onların kargışları çoğu zaman empatiyle yoğruludur.

Bir kadın, “Allah seni ıslah etsin” dediğinde, aslında sadece karşısındakine öfkesini kusmaz; aynı zamanda toplumsal yapının adaletsizliğine de isyan eder. Kadınların kargışı, bir toplumsal eleştiri ve içsel dayanışma biçimi haline gelir. Özellikle de sınıf olarak daha alt konumda olan kadınlarda bu dil, hem bir savunma mekanizması hem de duygusal dayanışmanın ifadesidir.

---

Erkeklerin Çözüm Odaklı Tavrı

Erkekler ise toplumsal olarak daha fazla “çözüm odaklı” olmaya yönlendirilir. Erkek bir birey, öfkesini dile getirirken genellikle “Ben bu sorunu nasıl çözerim?” diye düşünür. Dolayısıyla onların dünyasında kargış etmek, bir zayıflık işareti gibi algılanabilir.

Bir erkek, iş yerinde adaletsizliğe uğradığında beddua etmek yerine, “Hakkımı nasıl alırım?” diye düşünür. Strateji kurar, plan yapar, belki mücadeleye girişir. Erkeklerin sosyal olarak güç ilişkilerinde daha görünür olması, onların kargış yerine somut çözüm arayışına yönelmesini sağlar.

Ama bu demek değildir ki erkekler hiç kargış etmez. Ettiklerinde daha çok bireysel öfke ve hak talebine yönelik olur. Kadınlarınkine göre daha kısa ve keskin, çözümün olmadığı noktada patlayan bir ifade gibidir.

---

Irk ve Sınıf Bağlamında Kargış

Kargışın bir başka yüzü, ırk ve sınıf gibi daha geniş toplumsal faktörlerle ilişkilidir. Tarih boyunca ötekileştirilmiş gruplar, kargış etmeyi bir tür direniş dili olarak kullanmışlardır.

Yoksul bir işçi, patronuna karşı fiziksel ya da hukuki güç bulamayınca “İnşallah bu haksızlık cezasız kalmaz” der. Etnik olarak dışlanan bir topluluk, karşısındaki baskıcı güce karşı doğrudan mücadele edemediğinde lanetler okur. Bu, aslında görünmez bir başkaldırıdır.

Kargış bu bağlamda sadece bireysel bir kızgınlık değil, toplumsal olarak bastırılmışların sembolik gücüdür. Gücü olmayanın dili, sesi ve bazen tek silahıdır.

---

Toplumsal Cinsiyet Dinamiklerinin Çarpıcı Yanı

Burada dikkat çekici olan, kadın ve erkeklerin bu sosyal faktörlere verdikleri farklı tepkilerdir. Kadın, empatiyle sarılmış bir kargışla içsel yarasını ifade ederken, erkek daha çözüm odaklı yaklaşıp “nasıl mücadele ederim?” sorusunu sorar.

Örneğin bir kadın, sınıfsal baskı altında kaldığında “İnşallah emeğim boşa gitmez” diyebilir. Bu bir kargıştır ama içinde umut da vardır. Erkek ise aynı durumda, “Bu haksızlığa karşı dava açmalıyım” diye düşünür. Yani biri kalpten lanetle, diğeri akıl yürütmeyle tepkisini gösterir.

Her iki yaklaşım da toplumsal sistemin bireyler üzerindeki etkisini yansıtır. Kadınların empatik ve ilişkisel dili, sosyal yapıların onlara yüklediği sessizliği kırarken; erkeklerin çözüm odaklı tavrı, onların daha fazla “hareket alanı” olduğunun işaretidir.

---

Forum Dostlarına Çağrı

Kargış etmek üzerine bu kadar şey söyledikten sonra, aslında mesele sadece bir kelime değil. Bu kelimeyi kullandığımız yerler, içinde bulunduğumuz sınıf, cinsiyet ve etnik kimliklerle yakından ilişkili.

Kimi için kargış, öfkenin sembolü; kimi için adalet arayışı; kimi için de çaresizliğin ifadesi. Kadınların empatiyle ördüğü beddualar, erkeklerin stratejiyle kurguladığı mücadeleler… Hepsi bir arada düşündüğümüzde bize toplumun aynasını gösteriyor.

Şimdi forumda size sormak isterim:

Sizce kargış etmek güçsüzlüğün mü, yoksa direnişin mi ifadesi? Kadınların empatik, erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımı bu konuda nasıl bir denge oluşturuyor?

Belki de cevap, hepimizin yaşadığı tecrübelerde gizli. Çünkü her birimizin dilinde, öfkesinde ve umutlarında birer kargış yankılanıyor.