celikci
New member
İsrail’deki araştırmacıların öncülüğündeki bir küme bilim insanı, ülkenin kuzeyinde bulunan 780 bin yıl evvelce kalma sazan gibisi bir balığın ateşle pişirildiği ispatlarına ulaştı.
Daha evvelki deliller ateşle yemek pişirmenin MÖ 170 bin yılında başladığını gösteriyordu.
Bilim insanları insanlık için çiğ yemekten pişirilen yemeğe geçilmesinin gelişim açısından büyük bir ehemmiyeti olduğunu vurguluyor.
Gesher Benot Yaaqob hafriyat alanında bulunan iki metrelik balığın diş minesinden alınan kristallerde görülen genişleme, direkt ateşe maruz kalmadığını, daha düşük sıcaklıkta yavaş bir biçimde pişirildiğine delil olarak gösteriliyor.
İki metrelik balığın kalıntılarının bulunduğu alan Ürdün (Şeria) Irmağı yakınlarındaki bu alanda daha evvel Hula isimli bir göl vardı.
Bilim insanları bu balığın, 1950’lerde sıtmayla çaba için kurutulan bu gölde hayatış olduğuna inanıyor.
Bu tatlı su gölü, Afrika’da ortaya çıkan insanların Orta Doğu üzerinden başka bölgelere yayılma rotasında su kaynağı olarak da değerliydi.
Kudüs’teki İbrani Üniversitesi’nden Prof. Naama gören-Inbar, yemek pişirme kabiliyeti edinilmesinin, eldeki besin kaynaklarını optimum biçimde kullanmaya bir ispat olması açısından evrim kapsamında önemli olduğunu aktarıyor.
gören-Inbar’a nazaran yalnızca balık değil, diğer hayvanlar ve bitkiler de pişirilmiş olabilir.
Bu arkeolojik bölgenin avcı ve toplayıcılar tarafınca on binlerce yıl mesken tutulduğuna inanılıyor.
Bu araştırma İsrailli, İngiliz ve Alman bilim insanları tarafınca yürütüldü.
Daha evvelki deliller ateşle yemek pişirmenin MÖ 170 bin yılında başladığını gösteriyordu.
Bilim insanları insanlık için çiğ yemekten pişirilen yemeğe geçilmesinin gelişim açısından büyük bir ehemmiyeti olduğunu vurguluyor.
Gesher Benot Yaaqob hafriyat alanında bulunan iki metrelik balığın diş minesinden alınan kristallerde görülen genişleme, direkt ateşe maruz kalmadığını, daha düşük sıcaklıkta yavaş bir biçimde pişirildiğine delil olarak gösteriliyor.
İki metrelik balığın kalıntılarının bulunduğu alan Ürdün (Şeria) Irmağı yakınlarındaki bu alanda daha evvel Hula isimli bir göl vardı.
Bilim insanları bu balığın, 1950’lerde sıtmayla çaba için kurutulan bu gölde hayatış olduğuna inanıyor.
Bu tatlı su gölü, Afrika’da ortaya çıkan insanların Orta Doğu üzerinden başka bölgelere yayılma rotasında su kaynağı olarak da değerliydi.
Kudüs’teki İbrani Üniversitesi’nden Prof. Naama gören-Inbar, yemek pişirme kabiliyeti edinilmesinin, eldeki besin kaynaklarını optimum biçimde kullanmaya bir ispat olması açısından evrim kapsamında önemli olduğunu aktarıyor.
gören-Inbar’a nazaran yalnızca balık değil, diğer hayvanlar ve bitkiler de pişirilmiş olabilir.
Bu arkeolojik bölgenin avcı ve toplayıcılar tarafınca on binlerce yıl mesken tutulduğuna inanılıyor.
Bu araştırma İsrailli, İngiliz ve Alman bilim insanları tarafınca yürütüldü.