celikci
New member
Rusya – Ukrayna krizinde ‘işgal senaryosu’ daha yüksek sesle lisana getirilirken İngiliz ve ABD basınından çok enteresan tahliller geldi.
Washington Post müellifi George F. Will de benzeri bir noktaya dikkat çekerek bugün yaşanılanlar ile 1938’de Hitler’in Çekoslovakya’daki Alman azınlığı öne sürerek çıkardığı kriz içinde benzerlikler olduğunun altını çizdi.
Putin’in siyasetinin ’19. yüzyıl Almanyası’ ile de benzerlik gösterdiğini belirten Will, Putin’in Bismarck üzere yayılmacı bir siyaset uygulayabileceğini belirtti ve şu tabirleri kullandı;
Putin, Ukrayna’yı uydu statüsüne indirgemeyi ve NATO’ya üyeliğine mani olmayı başarması durumunda. Bismarck üzere başka savaşları da düşünebilir. Bu durum Baltık ülkeleri (Letonya, Litvanya, Estonya) ve tüm NATO ülkelerini endişelendirmeli.’
Guardian müellifi Ian Bond ise ‘Batı, yatıştırmanın maliyetini biliyor. Putin’i durdurmak için hiç bir seçeneği göz gerisi edemeyiz’ başlıklı yazısında ‘Biroldukça farklılığa karşın, yeni gelişmelerde 1938 ile benzerlikler var’ dedi.
İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace geçtiğimiz hafta Ukrayna’daki gelişmeler hakkında ‘Havada bir Münih kokusu var’ yorumunda bulunmuştu.
Bond yazısında şu tabirlere yer verdi;
Putin Hitler olmayabilir; 2022’deki Ukrayna, 1938’deki Çekoslovakya değil; ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Alman Şansölyesi Olaf Scholz ve batılı meslektaşları bir tıp kolektif Chamberlain değiller. Fakat 1938’den alınması gereken değerli dersler var: En değerlisi, caydırıcılığın değerli ve riskli görünmesine rağmen Avrupa’nın uzun vadeli güvenliği için gerekli olmasıdır.’
İngiliz Daily Mail gazetesi ‘Putin’in stratejisi nasıl Hitler’in oyun yapıtından çıktı’ başlıklı haberinde Rusya’nın Donbas stratejisi ile Hitler’in 1938 yılındaki Çekoslovakya’yı işgali içinde paralellikler olduğu öne sürüldü.
Son günlerde bölgede yaşanan gelişmeler 1938 yılında yalanılanlara benzetilirken, Münih Konferansı’nı da bir defa daha gündeme getirdi.
İkinci Dünya Savaşı’na giden yolda Batı’nın en büyük yanlışlarından birisi olarak gösterilen Münih Konferansı Südet Krizi’ne tahlil bulmak ismine yapılmıştı.
Konferansın ana gayesi Südet Krizi niçiniyle bir Avrupa savaşını önlemekti. Yeni bir dünya savaşının daha yaşanmaması için yatıştırma siyaseti güden periyodun İngiltere Başbakanı Neville Chamberlain konferanstan Hitler’in istediği her şeyi alarak ayrılmasına göz yummuş ve karşılığında barışı sağladığını belirtmişti.
İngiltere’nin adeta göz yumması daha sonrası bölgenin neredeyse tamamı Almanya’ya teslim edilmiş ve Çek toprağı olan Südet ‘NAZİ Almanyası’nın denetimine geçmişti.
Chamberlain Münih dönüşü elinde Hitler ile imzaladığı mutabakat metnini gazetecilere göstermiş ve kısa müddetliğine de olsa ulusal kahraman ilan edilmişti.
Lakin tarih Chamberlain’i haksız çıkarmış, ortadan bir yıl geçtikten daha sonra Batı’nın bu halinden güç alan Hitler Polonya’yı da işgal etmiş ve İkinci Dünya Savaşı başlamıştı.
‘RUSYA İÇİN BİR FELAKET’
Bölgede yaşanılanlar yalnızca 1938’deki gelişmelere benzetilmiyor. Doğu Ukrayna’daki durum ile 1990’lı senelerında Irak’ı içindeki benzerliklere dikkat çeken İngiliz gazeteci Patrick Cockburn ‘Rusya için bir felaket’ başlıklı yazısında şu tabirlere yer verdi;
Saddam Hüseyin, 2 Ağustos 1990’da Irak ordusunda Kuveyt’i işgal etmesini emretti. Bu buyruk Irak’ın savaşta hezimete uğramasına, 13 yıllık BM yaptırımlarına ve 2. Körfez Savaşı daha sonrası işgal edilmesine yol açtı.’
Putin’in Donbas’taki bölgelerin bağımsızlığını tanımasının batının yansısına niye olduğunun altını çizen İngiliz gazeteci, ‘Ancak Rus ilerlemesinin Donbas bölgesinin fazlaca ötesine geçen ve Ukrayna ile Avrupa’nın geleceğini etkileyen siyasi bir tesiri var’ diyor.
‘Doğu Ukrayna’nın işgali, senelerca sürebilecek krizi çözmeyi her geçen gün daha da zorlaştırıyor’ diyen Cockburn yazısında şu sözlere yer verdi;
‘Saddam Hüseyin ve Irak’ın otuz yıl evvelki askeri gücünü bugün Putin ve Rusya’nınkiyle karşılaştırın. Irak diktatörünün sekiz yıldır İran’la savaşan kuvvetli bir ordusu vardı, lakin hiç bir şey ABD liderliğindeki koalisyona karşı koyamayacaktı.’
KRİZ O ADIMLA BAŞLADI
Rusya ile Ukrayna’yı karşı karşıya getiren kriz periyodun Ukrayna Devlet Lideri Viktor Yanukoviç’in Avrupa Birliği (AB) Paydaşlık Mutabakatı’nı imzalamaması ile başladı.
Bu adım daha sonrası 21 Kasım 2013’te ülkede şovlar başladı. Yanukoviç’in, şovların büyümesi üzerine Şubat 2014’te ülkeden kaçmasının akabinde ülkenin doğusundaki Donbas bölgesinin Donetsk ve Lugansk kentlerinde Rusya yanlısı ayrılıkçılar bağımsızlıklarını ilan etti.
Bunun üzerine ayrılıkçılarla Kiev idaresi içinde çatışmalar başlamış, 18 Mart 2014’te bölge Rusya tarafınca ilhak edilmişti.
Resmi sayılara bakılırsa, 2014’ten bu yana süren çatışmalarda, 13 binden çok kişi ömrünü kaybetti.
Washington Post müellifi George F. Will de benzeri bir noktaya dikkat çekerek bugün yaşanılanlar ile 1938’de Hitler’in Çekoslovakya’daki Alman azınlığı öne sürerek çıkardığı kriz içinde benzerlikler olduğunun altını çizdi.
Putin’in siyasetinin ’19. yüzyıl Almanyası’ ile de benzerlik gösterdiğini belirten Will, Putin’in Bismarck üzere yayılmacı bir siyaset uygulayabileceğini belirtti ve şu tabirleri kullandı;
Putin, Ukrayna’yı uydu statüsüne indirgemeyi ve NATO’ya üyeliğine mani olmayı başarması durumunda. Bismarck üzere başka savaşları da düşünebilir. Bu durum Baltık ülkeleri (Letonya, Litvanya, Estonya) ve tüm NATO ülkelerini endişelendirmeli.’
Guardian müellifi Ian Bond ise ‘Batı, yatıştırmanın maliyetini biliyor. Putin’i durdurmak için hiç bir seçeneği göz gerisi edemeyiz’ başlıklı yazısında ‘Biroldukça farklılığa karşın, yeni gelişmelerde 1938 ile benzerlikler var’ dedi.
İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace geçtiğimiz hafta Ukrayna’daki gelişmeler hakkında ‘Havada bir Münih kokusu var’ yorumunda bulunmuştu.
Bond yazısında şu tabirlere yer verdi;
Putin Hitler olmayabilir; 2022’deki Ukrayna, 1938’deki Çekoslovakya değil; ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Alman Şansölyesi Olaf Scholz ve batılı meslektaşları bir tıp kolektif Chamberlain değiller. Fakat 1938’den alınması gereken değerli dersler var: En değerlisi, caydırıcılığın değerli ve riskli görünmesine rağmen Avrupa’nın uzun vadeli güvenliği için gerekli olmasıdır.’
İngiliz Daily Mail gazetesi ‘Putin’in stratejisi nasıl Hitler’in oyun yapıtından çıktı’ başlıklı haberinde Rusya’nın Donbas stratejisi ile Hitler’in 1938 yılındaki Çekoslovakya’yı işgali içinde paralellikler olduğu öne sürüldü.
Son günlerde bölgede yaşanan gelişmeler 1938 yılında yalanılanlara benzetilirken, Münih Konferansı’nı da bir defa daha gündeme getirdi.
İkinci Dünya Savaşı’na giden yolda Batı’nın en büyük yanlışlarından birisi olarak gösterilen Münih Konferansı Südet Krizi’ne tahlil bulmak ismine yapılmıştı.
Konferansın ana gayesi Südet Krizi niçiniyle bir Avrupa savaşını önlemekti. Yeni bir dünya savaşının daha yaşanmaması için yatıştırma siyaseti güden periyodun İngiltere Başbakanı Neville Chamberlain konferanstan Hitler’in istediği her şeyi alarak ayrılmasına göz yummuş ve karşılığında barışı sağladığını belirtmişti.
İngiltere’nin adeta göz yumması daha sonrası bölgenin neredeyse tamamı Almanya’ya teslim edilmiş ve Çek toprağı olan Südet ‘NAZİ Almanyası’nın denetimine geçmişti.
Chamberlain Münih dönüşü elinde Hitler ile imzaladığı mutabakat metnini gazetecilere göstermiş ve kısa müddetliğine de olsa ulusal kahraman ilan edilmişti.
Lakin tarih Chamberlain’i haksız çıkarmış, ortadan bir yıl geçtikten daha sonra Batı’nın bu halinden güç alan Hitler Polonya’yı da işgal etmiş ve İkinci Dünya Savaşı başlamıştı.
‘RUSYA İÇİN BİR FELAKET’
Bölgede yaşanılanlar yalnızca 1938’deki gelişmelere benzetilmiyor. Doğu Ukrayna’daki durum ile 1990’lı senelerında Irak’ı içindeki benzerliklere dikkat çeken İngiliz gazeteci Patrick Cockburn ‘Rusya için bir felaket’ başlıklı yazısında şu tabirlere yer verdi;
Saddam Hüseyin, 2 Ağustos 1990’da Irak ordusunda Kuveyt’i işgal etmesini emretti. Bu buyruk Irak’ın savaşta hezimete uğramasına, 13 yıllık BM yaptırımlarına ve 2. Körfez Savaşı daha sonrası işgal edilmesine yol açtı.’
Putin’in Donbas’taki bölgelerin bağımsızlığını tanımasının batının yansısına niye olduğunun altını çizen İngiliz gazeteci, ‘Ancak Rus ilerlemesinin Donbas bölgesinin fazlaca ötesine geçen ve Ukrayna ile Avrupa’nın geleceğini etkileyen siyasi bir tesiri var’ diyor.
‘Doğu Ukrayna’nın işgali, senelerca sürebilecek krizi çözmeyi her geçen gün daha da zorlaştırıyor’ diyen Cockburn yazısında şu sözlere yer verdi;
‘Saddam Hüseyin ve Irak’ın otuz yıl evvelki askeri gücünü bugün Putin ve Rusya’nınkiyle karşılaştırın. Irak diktatörünün sekiz yıldır İran’la savaşan kuvvetli bir ordusu vardı, lakin hiç bir şey ABD liderliğindeki koalisyona karşı koyamayacaktı.’
KRİZ O ADIMLA BAŞLADI
Rusya ile Ukrayna’yı karşı karşıya getiren kriz periyodun Ukrayna Devlet Lideri Viktor Yanukoviç’in Avrupa Birliği (AB) Paydaşlık Mutabakatı’nı imzalamaması ile başladı.
Bu adım daha sonrası 21 Kasım 2013’te ülkede şovlar başladı. Yanukoviç’in, şovların büyümesi üzerine Şubat 2014’te ülkeden kaçmasının akabinde ülkenin doğusundaki Donbas bölgesinin Donetsk ve Lugansk kentlerinde Rusya yanlısı ayrılıkçılar bağımsızlıklarını ilan etti.
Bunun üzerine ayrılıkçılarla Kiev idaresi içinde çatışmalar başlamış, 18 Mart 2014’te bölge Rusya tarafınca ilhak edilmişti.
Resmi sayılara bakılırsa, 2014’ten bu yana süren çatışmalarda, 13 binden çok kişi ömrünü kaybetti.