celikci
New member
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Lideri Mustafa Şentop ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Bağımsız Daimi İnsan Hakları Komitesi’nin Türkiye ziyareti kapsamında düzenlediği “Müslümanlar Karşılaştıkları İnsan Hakları İhlalleri” bahisli seminere görüntü ileti gönderdi.
Beyoğlu’ndaki otelde düzenlenen seminere görüntü bildiri gönderen Bakan Çavuşoğlu, “Başta Avrupa olmak üzere tüm dünyada artan popülizm Müslümanlara karşı şiddeti körüklüyor. Hatta birtakım ülkelerde atılan yasal adımlar ve kullanılan siyasi lisan İslam düşmanlığını adeta yasallaştırıyor. Batı kanısı toplumun ilerlemesinin rekabette ve çatışmada nazarann bir anlayış. Sömürgecilik ırklar içinde çatışmayı, Marksizm sınıflar içinde çatışmayı, çok milliyetçilik milletler ortası çatışmayı, Huntington’ın tezi ise ismi üstünde medeniyetler içinde çatışmayı öne çıkarıyor. Bizim medeniyetimiz ise ahengin hürmetin ve dayanışmanın altını çiziyor. Anadolu’nun büyük pahası Hz. Mevlana ‘Zıtlıkların ahenginde hayat doğar’ diyor. İslam dünyasında gayrimüslimlerin ibadethaneleri asırlar uzunluğu özgürce faaliyet gösterdi. Bundan gurur duyuyoruz. Fakat biroldukca Avrupa kentinde bu çağda bile cami inşa etmek yahut mevcut mescitleri açık tutmak önemli bir problem. 15 Mart 2019’da Yeni Zelanda’da Christchurch saldırısı Müslümanların dünyanın hiç bir yerinde inançta olmadıklarını gösterdi. Bu tarihin İİT Dışişleri Bakanları tarafınca 2020’de ‘Uluslararası İslamofobi ile Uğraş Günü’ olarak belirlenmesi değerli bir adım. Misal bir sonucun BM Genel Heyeti’nde kabul edilmesi için daima bir arada çalışmaya devam etmeliyiz. Bir hadis-i şerifte şöyleki buyuruluyor, ‘Müminler birbirilerini sevmekte, merhamette ve korumakta bir bedene benzerler. Bedenin bir uzvu hasta olduğu vakit öbür uzuvlar da bu sebeple rahatsızlanır. Bu anlayışla Müslümanların sesini duyurmayı amaçlayan biroldukça memleketler arası sisteme Türkiye olarak öncülük ettik. İİT Periyot Başkanlığımız sırasında, İslam İşbirliği Teşkilatı Avrupa Müslümanları temas kümesi kuruldu. 2011’de din ve inanç temelli hoşgörüsüzlükle gayret hakkında İnsan Hakları Kurulu sonucuyla onun uygulama düzeneği olan İstanbul sürecine öncülük ettik. Dünyadaki İslam düşmanlığı hadiselerini yakından takip ediyoruz. Bunları yıllık raporlar halinde yayınlayacağız” dedi.
Çavuşoğlu şu biçimde devam etti:
“Tüm dünyada Müslümanların hak ve hukukunu savunmak için birlikte yapmamız gereken çok iş var. Kardeşlerimize dayanak için bütün Müslüman ülkelere sorumluluk düşüyor. Bilhassa Kıbrıs Türklerinin tecrit edilmesi ve Yunanistan’daki Türk azınlığın temel insan haklarından yoksun bırakılması üzere sıkıntılara bir arada tahlil aramamız gerekiyor. Sizler de bu ihlallerini anılan toplumların temsilcilerinde dinleyeceksiniz. şüphesiz bunların yanında Uygur Türkleri, Arakan Müslümanları ve dünyanın her bölgesinde külfet yaşayan tüm Müslüman kardeşlerimizin haklarının korunması büyük kıymet taşır. İşgal altındaki topraklarda yaşayan Filistinli kardeşlerimizin sorunlarını dünyanın gündeminde tutmalıyız. Türkiye olarak İİT Tepe Devir Başkanlığımızda Kudüs’ün statüsünün ve Filistinli sivillerin korunması uğraşlarına öncülük ettik. Bu mevzuda BM’de değerli adımlar attık. Kardeş Filistin halkının legal gayretini de desteklemeye devam edeceğiz. Kuran’ı Kerim şu biçimde buyuruyor, ‘kim bir insanın öldürürse bütün inşaları öldürmüş üzere olur, kim bir canı kurtarırsa bütün insanların canını kurtarmış üzere olur’. İşte bu kutsal emre riayet ederek, biz bir yandan tüm dünyadaki Müslümanların haklarının korunması için çaba verirken, öteki yandan da inancı ne olursa olsun tüm insanların haklarının korunması için gayret harcıyoruz”
Beyoğlu’ndaki otelde düzenlenen seminere görüntü bildiri gönderen Bakan Çavuşoğlu, “Başta Avrupa olmak üzere tüm dünyada artan popülizm Müslümanlara karşı şiddeti körüklüyor. Hatta birtakım ülkelerde atılan yasal adımlar ve kullanılan siyasi lisan İslam düşmanlığını adeta yasallaştırıyor. Batı kanısı toplumun ilerlemesinin rekabette ve çatışmada nazarann bir anlayış. Sömürgecilik ırklar içinde çatışmayı, Marksizm sınıflar içinde çatışmayı, çok milliyetçilik milletler ortası çatışmayı, Huntington’ın tezi ise ismi üstünde medeniyetler içinde çatışmayı öne çıkarıyor. Bizim medeniyetimiz ise ahengin hürmetin ve dayanışmanın altını çiziyor. Anadolu’nun büyük pahası Hz. Mevlana ‘Zıtlıkların ahenginde hayat doğar’ diyor. İslam dünyasında gayrimüslimlerin ibadethaneleri asırlar uzunluğu özgürce faaliyet gösterdi. Bundan gurur duyuyoruz. Fakat biroldukca Avrupa kentinde bu çağda bile cami inşa etmek yahut mevcut mescitleri açık tutmak önemli bir problem. 15 Mart 2019’da Yeni Zelanda’da Christchurch saldırısı Müslümanların dünyanın hiç bir yerinde inançta olmadıklarını gösterdi. Bu tarihin İİT Dışişleri Bakanları tarafınca 2020’de ‘Uluslararası İslamofobi ile Uğraş Günü’ olarak belirlenmesi değerli bir adım. Misal bir sonucun BM Genel Heyeti’nde kabul edilmesi için daima bir arada çalışmaya devam etmeliyiz. Bir hadis-i şerifte şöyleki buyuruluyor, ‘Müminler birbirilerini sevmekte, merhamette ve korumakta bir bedene benzerler. Bedenin bir uzvu hasta olduğu vakit öbür uzuvlar da bu sebeple rahatsızlanır. Bu anlayışla Müslümanların sesini duyurmayı amaçlayan biroldukça memleketler arası sisteme Türkiye olarak öncülük ettik. İİT Periyot Başkanlığımız sırasında, İslam İşbirliği Teşkilatı Avrupa Müslümanları temas kümesi kuruldu. 2011’de din ve inanç temelli hoşgörüsüzlükle gayret hakkında İnsan Hakları Kurulu sonucuyla onun uygulama düzeneği olan İstanbul sürecine öncülük ettik. Dünyadaki İslam düşmanlığı hadiselerini yakından takip ediyoruz. Bunları yıllık raporlar halinde yayınlayacağız” dedi.
Çavuşoğlu şu biçimde devam etti:
“Tüm dünyada Müslümanların hak ve hukukunu savunmak için birlikte yapmamız gereken çok iş var. Kardeşlerimize dayanak için bütün Müslüman ülkelere sorumluluk düşüyor. Bilhassa Kıbrıs Türklerinin tecrit edilmesi ve Yunanistan’daki Türk azınlığın temel insan haklarından yoksun bırakılması üzere sıkıntılara bir arada tahlil aramamız gerekiyor. Sizler de bu ihlallerini anılan toplumların temsilcilerinde dinleyeceksiniz. şüphesiz bunların yanında Uygur Türkleri, Arakan Müslümanları ve dünyanın her bölgesinde külfet yaşayan tüm Müslüman kardeşlerimizin haklarının korunması büyük kıymet taşır. İşgal altındaki topraklarda yaşayan Filistinli kardeşlerimizin sorunlarını dünyanın gündeminde tutmalıyız. Türkiye olarak İİT Tepe Devir Başkanlığımızda Kudüs’ün statüsünün ve Filistinli sivillerin korunması uğraşlarına öncülük ettik. Bu mevzuda BM’de değerli adımlar attık. Kardeş Filistin halkının legal gayretini de desteklemeye devam edeceğiz. Kuran’ı Kerim şu biçimde buyuruyor, ‘kim bir insanın öldürürse bütün inşaları öldürmüş üzere olur, kim bir canı kurtarırsa bütün insanların canını kurtarmış üzere olur’. İşte bu kutsal emre riayet ederek, biz bir yandan tüm dünyadaki Müslümanların haklarının korunması için çaba verirken, öteki yandan da inancı ne olursa olsun tüm insanların haklarının korunması için gayret harcıyoruz”